Tatlı bir evlilik. Cicim ayları. Akrabaları ziyaret. Dostların ziyareti. Aylar geçer. Büyükler söylenmeye başlar. “Hadi artık torunumuzu kucağımıza almak istiyoruz”. Sizin belki planlarınız farklıdır. İki-üç sene sonra çocuk sahibi olmayı düşünüyorsunuzdur. Ama çevreniz sizi rahat bırakmaz. Hele birde küçük bir merkezde yaşıyorsanız dedikodular başlar. “Kadın eksikli canım, rahimi çocuk tutmuyormuş.” Kız tarafı altta kalır mı? Onlar da başlar söylenmeye. “Bizim kızımızın hiç bir şeyi yok. Ailemizde bütün kadınları hemen hamile kalırlar. Adam da bir şeyler var. Dölümü yetersiz acaba?.” Daha altı ay geçmeden yeni evliler çocuk derdine düşmeye başlar. Her ay adet geldiğinde kadını sıkıntı basar.
- ÜREME ŞANSINI ARTTIRABİLMEK İÇİN
- AŞKI BULMANIN VE KORUMANIN DOKUZ YOLU
- ÜREME GÜÇLÜĞÜNDE BASİT BİLGİLER ÖNEMLİDİR
- ÜREME GÜÇLÜĞÜNDE ERKEĞE AİT ETKENLER
- KADINDA YUMURTLAMA BOZUKLUKLARI
- YUMURTLAMA TEDAVİSİ SABIR GEREKTİRİR
- ÜREYEMEME NEDENİNİ BULMA ÇABALARI
- ÜREMEK İSTİYORUZ DOKTOR BEY!
“Ah bir hamile kalsam da ondan sonra varsın düşsün çocuk isterse. Şu ele güne rezil olmaktan kurtulsam.”
Evet. Başına gelmeyen bilmez. Ne büyük sorundur bir evli çift için üreyememek. Tüm yaşantıları artık hamile kalmak üzerine yoğunlaşır. Her beş evlilikten birine vurur bu piyango. Korunmadıkları halde bir türlü hamilelik gerçekleşmez.
Her aile kendi kültür düzeyine göre soruna çözüm aramaya başlar. Aklı biraz yerinde olanlar bu işten anlayan bir doktor aramaya başlar. Sağdan soldan daha önce aynı sorunu olupda sonradan bebek sahibi olmuş ailelerden bilgi alınır. Kimi doktor isimlerini, kimi de cinci hocanın adresini öğrenir.
Hacı, hoca’ya giderek işe başlayanlar belki de bizim ülkede biraz daha şanslı.
Acele edip hemen bir kadın doğum uzmanına başvuranlar ise bilinmeyen bir yolculuğa çıkmış gezginlerdir artık. Her kadın doğum uzmanı bu işten çok iyi anlar evelallah. Hemen kadın muayene edilir. Mutlaka bir şeyler bulunur. Ya rahimi terstir, ya yumurtalıkları kist yapmıştır, ya da iltihap vardır. Bir damga vurulur kadına artık. İlaçlar yazılır. İki üç ay sonra kontrola çağrılır.
Bu arada tesadüfen çocuk olursa o çift Allah’ın sevgili kullarıdır. Ama ortada gerçekten bir sorun varsa sonuç genellikle hüsrandır. Bir daha hekimi ziyaret. Hekimin başı kalabalık. Yeni ilaçlar, yeni ümitler. Olmuyor, olmuyor. Yeni bir doktor ismi öğrenilir, belki bir başka şehirde. Sabah erkenden yeni bir umutla yola çıkılır. Saatlerce doktorun muayenehanesinde beklenir. Neyseki bu beklemelere ücret alınmamaktadır. Kısa bir muayene. Yeni bir teşhis. Tetkikler, filmler. Yeni ilaçlar. Olsun artık bu çocuk!
Neler olmaktadır? Neden serseri mayın gibi dolaşmaktadır aile? Kendileri de bilmez.
Yavaş yavaş ümitler ve cepteki para tükenmektedir. Yoksa hiç çocuk sahibi olamıyacaklar mı? Belki olacaklar ama önce doğru yolu bulmaları lazım. Bu doğru yola giden ip uçlarını aşağıdaki yazılarmda bulacaksınız.
ÜREME ŞANSINI ARTTIRABİLMEK İÇİN…
Üreme zorluğu çeken aileler için sonuca giden yollar mayınlarla döşelidir. Bu mayınların tipleri çok farklıdır. Bu nedenle ailenin elinde her türlü mayını tanıyabilecek iyi bir mayın tarayıcısı olmalıdır. Bu mayın tarayıcısının ögeleri sabır, bilgi, karşılıklı anlayış ve kulak tıkacıdır.
Sabır yoldaki mayınlara basmamak, adım adım, bazan milim milim ilerlemek için gereklidir. Geçilen her mayından sonraki yeni bir mayını saptamak daha güç ve zahmetlidir. Bilgi en tehlikeli mayınlar olan yanlış ve gereksiz tedaviler için gereklidir. Yani bu işten anladığını iddia eden hekimlere karşı kullanılabilecek yegane silah bilgidir. Karşılıklı anlayış kadın ve erkeğin birbirini suçlamaması, dışarıdan gelen baskılara birlikte karşı koymaları, her kademeyi birlikte göğüslemeleri için gereklidir. Kulak tıkacı sağdan soldan gelen her türlü akıl vermeleri ve dedikoduları duymamak için kullanılmalıdır.
Bazan öyle yanlış olaylarla karşılaşıyoruzki. Örneğin erkekde hiçbir inceleme yapılmadan kadın yumurtalıklarından ameliyat olmuş olarak karşımıza geliyor.
Biraz incelenince esas sorunun erkekde olduğu ortaya çıkıyor. Kadın büyük olasılıkla gereksiz bir operasyon geçirmiş ve ailenin üreme şansı daha da azaltılmış oluyor.
Çoğu erkek kendisinde bir sorun olacağını düşünemiyor bile. Erkeklik gücünün yerinde olmasını, ve her ilişkide rahatça boşalmasını üreme gücü için yeterli bir kriter olarak görüyor. Çoğu kadın-doğum uzmanı da hastayı kaçırmamak uğruna erkeğin muayenesini gözardı ediyor. Böylece kadın üzerinde hem eşi hem de hekim tarafından gereksiz bir psikolojik baskı kurulmuş oluyor.
Neden ne olursa olsun üreyememe sorunu ailenin ortak sorunudur. Eşlerden birinin kendini olayın dışında görmesi çözüm bulmayı güçleştiren en önemli etkenlerden biridir.
Yola nereden başlamak gerekir? Öncelikle gitmeyi düşündüğünüz hekimin bu konuda ne kadar bilgili ve deneyimli olduğu iyice araştırılmalıdır. Bu konuda dışarıdan araştırma yapıp bilgi toplamak imkansız gibidir. Bu durumda eşlerin hekime gitmeden önce böyle bir soruna nasıl yaklaşılması gerektiği konusunda temel bilgileri edinmiş olması gerekir. Eğer öğrendikleri temel bilgiler ile hekimin onlara söyledikleri birbirini tutuyorsa en azından O hekimin onlara zarar vermeyeceğinden emin olabilirler. Her hizmet sektöründe olduğu gibi sağlıkda da her hekim veya kliniğin aynı düzeyde ve kalitede hizmet vermesi beklenemez. Üreyememe sorununa bilimsel olarak nasıl yaklaşılması gerektiğine aşağıdaki yazılarımda bulacaksınız.
AŞKI BULMANIN VE KORUMANIN DOKUZ YOLU…
Aşklar vardır sevgiye dönüşemiyen. Sevgiler vardır içinde aşk taşımayan. Tutkular vardır, aşk sanılan. Aşk ve sevgi vardır tutkulardan kurtulamayıp beraberliğe dönüşemiyen. Beraberlikler vardır ne aşkı, ne sevgisi kalan.
Hem aşkı, hem tutkuyu, hem sevgiyi, hem de beraberliği sürdürebilenler de vardır, aradasırada. Bebek sahibi olmak için oluşması gereken koşullarda işte bu kadar karmaşıktır aslında. Sağlıklı bir bebeğin oluşup doğana kadar geçen biyolojik olaylar, bir kadın erkek ilişkisinin sağlıklı sürdürülebilmesi için yaşanan sürece benzer.
Aşktan vazgeçilemiyeceği gibi çocuk sahibi olmak arzusundan da vazgeçilemez.
Bazan aileler bıkar, vazgeçer çözüm aramaktan. Ama hep içlerinde bir burukluk vardır. Uzun süre tedaviye(!) rağmen çocuk sahibi olamamış aileler herşeye yeniden başlayabilirsiniz. Bebek sahibi olmak bir aşkı sevgiye, sevgiyi beraberliğe dönüştürmekse bunu elde edene kadar şavaşıma devam etmelisiniz. Çoğu aile daha savaşın başında tükenir. Çünkü dünkü yazımda belirttiğim silahları eksiktir. Gerçek aşktan vazgeçilmez. Bebek aşkı elde etmektir. Mutlaka bir çözümü olmalıdır bu aşkı elde etmenin.
Bu aşkı elde etmek istiyorsanız, hamile kalmak için gerekli koşulları, bu koşulları araştırmak için adım adım yapılması gerekenleri çok iyi bilmeniz gerekir.
Aşkı elde etmek ve korumak için dokuz etkenin aşılması gerekir.
· 1.Kadının sağlığı bir hamileliği taşımaya uygun olmalıdır. Diğer bir deyişle kadın fiziksel ve ruhsal olarak hamileliğe hazır olmalıdır.
· 2. Erkek hamileliği oluşturacak düzeyde tohum hücresi üretebilmeli ve bu hücreleri dışarı ulaştırabilmelidir.
· 3. Kadının yumurtalıklarında düzenli olarak yumurta olgunlaşabilmeli ve yumurtalıklardan dışarı atılabilmelidir.
· 4. Bu dışarı atılan yumurta, yumurtalık kanalı tarafından kapılabilmeli ve döl yatağına doğru bu kanalda ilerleyebilmelidir.
· 5. Erkek ve kadın doğru zamanda ilişkide bulunmalıdır.
· 6. Erkeğin tohum hücreleri bu ilişkiden sonra kadının vücudunda , yukarıya doğru çok uzun bir yolu katedebilmeli ve kanalda ilerleyen yumurtaya ulaşabilmelidir.
· 7. Erkeğin tohum hücresi yumurtayı delebilmelidir.
· 8. Birbirine kavuşan iki tohum hücresi tek bir hücre olarak kendilerini barındıracak yuvaya kadar ulaşabilmelidir.
· 9. Bu yuvanın bu beraberliği sonuna kadar sürdürecek donanıma sahip olması gereklidir.
Bu dokuz etkenden herhangi birindeki olumsuzluk, aşkın sevgiye, sevginin beraberliğe dönüşmesini engeller. Engelleri aşmak için yapılması gerekenleri gelecek yazımızda inceleyelim.
ÜREME GÜÇLÜĞÜNDE BASİT BİLGİLER ÖNEMLİDİR
Önceki yazılarımda da belirttiğim gibi üreme güçlüğü çeken bir ailenin hedefe giden yolunda bir çok engel vardır. Öncelik bu engellerin neler olduğunu ortaya çıkarmaktır. Engellerin neler olduğu saptanmadan yapılacak tedaviler yarardan çok zararla sonuçlanır. Göründüğü ya da düşünüldüğü kadar basit bir işlem değildir bu engelleri ortaya çıkarmak. Hekimin ve ailenin sabırla dokuz etkenden hangilerinin bebek oluşumunu etkileyebileceğini belirlemesi gerekir. Bu belirleme hemen öyle bir seferde olmaz. Her ailenin psikolojik, sosyal ve fiziksel durumuna göre değişen bir plan izlenmesi gerekir. Hekimde aile kadar bu bebeğin olmasını istemeli, aynı sıkıntıyı kalbinde duymalı ve bu duygularını aileye hissettirmelidir. Hekimle aile arasında bu frekans uyuşmasının sağlanması başarı şansını arttıracaktır.
Hekim ilk görüşmede aileye yeterli zamanı ayırmalıdır. Bazan bu süre bir saat bile olabilir.
Hekimle görüşmeye başlamadan önce aile, geçmişte ve şimdi, normalden farklı hangi olayların bebeğe giden yolda engellere neden olabileceğini bilmeli ve hekimine bu bilgileri vermelidir. Örneğin geçmişte maruz kalınan bazı zehirli maddeler, hastalıklar, ilaçlar, kadının veya erkeğin üreme gücünü azaltmış olabilir. Eşlerin birbirine karşı duydukları cinsel arzunun şiddetinin bile bazen önemi olabilir. Basit bir apandisit operasyonu bazen tüm sorunun nedeni olarak ortaya çıkar. Bazen de eşlerin birbirinden gizledikleri bazı olaylar olabilir. Bu nedenle hekim kadın ya da erkekle ayrı ayrı görüşmek isteyebilir. Örneğin kadın, geçmişinde yaşadığı bir kürtaj olayını hatırlamak istemeyebilir. Bazende erkek, gençlik yıllarında yakalandığı bir belsoğukluğunu önemsemeyebilir. Ama tüm bu gizlenecek bilgiler hekimin gereksiz yollara sapmasına neden olur. Bu gizlenen bilgiler aile için hem zaman hem de para kaybı demektir.
Çoğu zaman basit bilgiler tüm sorunu açıklıkla ortaya koyar.
Şayet kadının adetleri 2-3 ay geciken bir düzensizlikteyse, büyük olasılıkla yumurtlama sorunu mevcuttur. Şiddetli sancılarla adet görüyorsa endometrioz dediğimiz sorunla karşılaşabiliriz. Kasıklarla ilgili geçirilmiş ciddi iltihabi hastalıklar kanalları tıkamış olabilir. Karın bölgesinde geçirilmiş herhangi bir ameliyat hem erkeğin, hem de kadının üreme gücünü azaltmış olabilir. Özellikle çocuklukta çok sık geçirilen kabakulak hastalığı erkeklerde sperm bozukluklarına neden olabilir. Sürekli kullanılmak zorunda kalınan ilaçlar erkeğin seksüel gücü üzerinde etkili olabilir. Şimdi erkekle ilgili sorunlara daha ayrıntılı göz atalım.
ÜREME GÜÇLÜĞÜNDE ERKEĞE AİT ETKENLER…
Üreme güçlüğü çeken ailelerin yaklaşık %40’ında erkeğe ait sorunlar ön plandadır. Yani nerdeyse yarıya yakını. Son yıllarda inceleme tekniklerinin gelişmesi daha önce nedeni açıklanamıyan bir çok sorunun yine erkek spermi ile ilgili olduğunu ortaya koymuştur. Bu nedenle erkeğin incelenmesi kadında belirgin bir sorun olsa dahi ihmal edilmemelidir. Önceki evliliklerinden çocuk sahibi olan erkeklerde bile bu inceleme mutlaka yapılmalıdır.
Bir erkeğin doğal yollardan baba olabilmesi için yeterli sayıda ve kalitede sperm dediğimiz erkek tohumunu üretmesi gerekir.
İyi bir menide yeterli sayıda sperm bulunmalı, bu spermlerin belli bir oranı ileriye doğru hızlı bir şekilde hareket edebilme özelliğine sahip olmalıdır.
Ayrıca menide iltihap bulunmamalıdır. Spermlerin kadın bedenine ulaşabilmesi için erkeğin kadın içine spermlerini boşaltabilmesi gerekir. Meninin %90’ı prostat sıvısıdır. Sperm daha sonra bu sıvı içine karışır. Yani çok bol miktarada sıvı boşaltabilen bir erkeğin menisinde sperm olacağı garantisi yoktur. Spermi testislerden prostata ulaştıran kanallarda tıkanıklıklar olabilir.
Erkekde anormal bir bulgu çıktığı zaman bunun nedeninin iyi bir üroloji uzmanı tarafından ayrıntılı olarak araştırılması gerekir. Ama nedendir bilinmez ürologlarımız bu konuda pek bilgili ya da ilgili değiller. Çoğu ürolog, her erkekde varikosel tanısı koyup ameliyat yapmak peşinde. Ülkemizde yapılan varikosel ameliyatlarının tahminime göre %80’i gereksiz yere yapılmaktadır. Ya da tohum sayısında bir azlık varsa ayrıntılı bir inceleme yapılmadan erkeğe hemen hormon ilaçları verilmeye başlanmaktadır. Erkek aylarca hiç gereği olmayan ilaçları kullanmaktadır. Özellikle taşrada ne işe yaradığı belli olmayan E vitamini tedavisi oldukça meşhurdur. Aile boş yere oyalanmaktadır.
Erkekle ilgili sorunların çok ama çok azı hormon sistemi ile ilgilidir. Ve kullanılan ilaçlardan genellikle hiç bir sonuç elde edilmez.
Eğer erkeğin meni incelemesi normal ise artık tüm dikkatimizi kadına çevirebiliriz. Anormal meni durumunda, meni incelemesinin bir kaç kez tekrar edilmesinde yarar vardır. Mevsimler, ortam, stress meni sayısını ve hareketlilik oranını oldukça etkiler. Ayrıca incelemeyi yapan laboratuvarında bu konuda deneyimli olması gerekir. Aynı meni tahliline değişik laboratuvarlardan çok farklı sonuçlar çıkmaktadır.
Erkekde bir bozukluk çıkması kadını gözardı etmemizi gerektirmez. Üreme sorunu olan ailelelerin %20-30 unda her iki cinste birlikte sorun mevcuttur. Aşağıda en sık karşılaştığımız sorunlardan biri olan kadındaki yumurtlama bozukluklarına değineceğim.
KADINDA YUMURTLAMA BOZUKLUKLARI
Tavuklar her gün yumurtlar, kadınlar ayda bir kere. Üreyememe sorunlarının en başında kadında yumurtlama düzenindeki aksaklıklar rol oynar. Normalde düzenli adet gören bir kadın iki adetin orta dönemine rastlayan günlerde yumurtlar. Düzensiz adet gören kadınlarda yumurtlama bozukluğundan şüphe edilir. Ancak düzenli adet gören kadınlarda da yumurtlama sorunları olabilir.
Üreme güçlüğü çeken bir ailede ilk yapılacak incelemelerden bir tanesi kadının yumurtlama potansiyelini incelemektir.
Bir kaç yöntem bir kadının yumurtlama durumu hakkında bilgi verir. Bunlar adetin 21. gününde kanda progesteroren denen hormonun ölçülmesi veya aynı günlerde rahim içinden parça alınarak incelenmesi şeklinde olabilir. Ayrıca bir adet dönemi boyunca beden ısısının bir çizelge ile takibi yumurtlama günü hakkında bilgi verebilir. Ancak tüm bu yöntemler dolaylı incelemelerdir. Yüzde yüz güvenilir değildir. En güvenilir yöntem hekimin kendi gözü ile yumurtanın gelişmesini izlemesi ve çatladığını görmesidir. Bunın içinde vaginal ultrasonografi yöntemi en uygunudur. Bu nedenle vaginal ultrasonu veya vaginal ultrasonografi deneyimi olmıyan bir hekimin bu işlere hiç bulaşmaması en hayırlısıdır.
Adetin 3. günü yapılan temel bir kontrolden sonra genellikle 9-10. Günde 2. bir kontrol yapılır. Bundan sonraki kontroller gelişen yumurtanın durumuna göre ayarlanır. Bir adet döneminde ilaç verilmeden yapılan 3-4 kezlik vaginal ultrasonografi kadının üreme potansiyeli hakkında birçok bilgi verir. Kadının yumurtlaması, yumurtlama günü, döl yatağının uygunluğu, üremeyi engelleyen başka rahatsızlıkların olup olmadığı dikkatli bir izlemle belirlenir. Ancak bazen yine de şüphede kalınabilir. Bu durumda ya ikinci bir adet döneminde izleme yinelenir, ya da yukarıda bahsettiğim yardımcı inceleme yöntemlerinden yararlanılır. Bu arada hekime sık gelip gitmede güçlüğü olan hastalar için hazır idrar testleri ile evde yumurtlama takibi yapabilmek mümkündür.
Yumurtlama bozukluğu saptanan bir kadına yaklaşım ayrı bir sanattır.
İşte burada hekim ile ailenin diyalogu çok önemlidir. Öncelikle yumurtlama bozukluğuna neden olan durumun saptanması gerekir. Birçok hormonal bozukluklar, tiroid hastalıkları, böbrek-üstü bezi hastalıkları, aşırı şişmanlık, aşırı zayıflık, aşırı stress, yoğun egzersiz kadının yumurtlama düzenini bozar. Bu etkenlerin saptamadan başlayacak tedavilerde sonuç almak şansa kalmıştır. Ancak çoğu zaman ailenin ekonomik güçlükleri bu ayrıntılı incelemelerin yapılmasını engeller. Bu durumda başlangıçata basit ilaçlarla 3-6 ay arası yumurtlama sağlamaya çalışmak yanlış bir yaklaşım olmaz. Bu konu ile ilgili tedavi alternatiflerine aşağıdaki yazımda değineceğim.
YUMURTLAMA TEDAVİSİ SABIR GEREKTİRİR
Yumurtlama güçlüğü olan kadınların tedavisi altta yatan nedene göre farklılık gösterir. Bu tedavide amaç mümkün olduğunca doğal olayı taklit etmeye çalışmaktır. Doğal olan, bir adet dönemi boyunca bir adet yumurtanın olgunlaşıp adetin 12-14. günlerinde çatlamasıdır. Bu nedenle yumurtalıklardan yumurta geliştirici tedavilerin bu doğal gelişime paralellik göstermesi gerekir. Eğer bir kadın zaman zaman kendiliğinden adet görüyorsa basit tedavilere yanıt verme şansı daha fazladır. Bu tip kadınlarda başlangıçta hormon incelemesi yapmadan 3-6 ay arası basit ve ucuz haplarla tedavi yapmak mantıklı bir yaklaşım olacaktır. Bu amaçla kullanılan ilaçların başında klomifen içeren haplar gelir. Genellikle adetin 5. günü başlayıp beş gün süre ile kullanılır. Bu ilaç kullanımı sırasında yumurtalıkların gelişimini izlemek yerinde olur. Tedaviye en düşük dozdan başlanıp yumurtlama sağlanana kadar her adet döneminde doz bir hap arttırılır. Ancak genellikle günde 3 haptan fazlasına yanıt verme şansı son derece azdır. Yumurtlama sağlanan doz saptandıktan sonra en az 3 adet dönemi aynı dozla yumurtlama sağlanıp kadının gebe kalması için dua edilir.
Yumurtlamanın sağlanması hamile kalmak için garanti değildir.
Başka hiçbir engelleyici etken olmasa dahi her adet döneminde hamile kalma şansı %20 civarındadır. Hiçbir sorunu olmadığı halde ancak bir yıl sonra bebek sahibi olmuş çiftleri çevrenizde görmüşsünüzdür. Bu nedenle ailenin bu tedavi süresinin uzunluğunu çok iyi bilmesi ve sabırsızlığa kapılmaması gerekir. Eğer klomifenle yumurtlama sağlanamazsa ya da yumurtlama olmasına rağmen hamilelik oluşmazsa o zaman neler yapılacaktır?
Bu durumda öncelikle kadının kanında üreme ilgili bazı hormonların ölçümü gerekir. Bu hormonlardan elde edilecek sonuca göre tedavi planı değişecektir. Eğer kadın kendi başına adet göremiyorsa o zaman başlangıçta bu hormon tetkiklerinin yapılması gerekir. Üreme hormonları düşük olan kadınlarda hapla tedaviden sonuç alma şansı son derece azdır. Bu kadınlarda doğrudan iğne tedavisine başlanmalıdır. Bu amaçla kullanılan iğneler kadınlık hormonu olan estrojeni uyaran üreme hormonlarını içerirler. Son zamanlarda çok değişik ilaçlar eczane raflarını doldurmaya başlamıştır. Ancak içlerindeki maddeler birbirinin benzeridir. Henüz bir diğerine üstünlükleri kanıtlanmamıştır. İğne tedavisi günlük olarak yapılır. Bu tedavi sırasında yumurtaların gelişimini yakından izlemek gerekir.
Çoğu hekim biran önce sonuç almak için bu iğneleri gereksiz yere ya da gereğinden çok yüksek dozlarda kullanmaktadır.
Böyle tedaviler ya kadının yumurtalarını aşırı şişirir, ya da ikiz, üçüz, beşiz gebeliklerin oluşmasına neden olur. Bu nedenle iğne tedavisinde hekim de sabırlı olmalı, en düşük dozdan başlayarak belli sürelerle yumurtaların gelişimine göre dozu ayarlamalıdır. Bazan bu tip ayarlama 3-4 hafta sürebilir. Hızlı yapılan tedavilerde yumurtalar yeterli kaliteye gelmeden çatlayacak düzeye gelir. Kalitesiz yumurtaların döllenme şansı düşüktür. Döllense bile oluşacak hamileliğin düşükle sonuçlanma riski daha fazladır.
Üreme güçlükleri ile ilgili yapılabilecek diğer tedavi yöntemlerine önümüzdeki yazımda devam edeceğim.
ÜREYEMEME NEDENİNİ BULMA ÇABALARI
Son yedi yazımda üreme güçlüğü çeken aileleri sorunlarına nasıl yaklaşmaları gerektiği konusunda bilgilendirmeye çalışıyorum. Bugün değinmediğim bazı noktalara kısaca değinip bu konuya şimdilik ara vermek istiyorum. Neler dedik şimdiye kadar? Öncelikle hekiminize karşı silahlı yani bilgili olacaksınız. Öyle her dediğini kabul etmeyeceksiniz. Size ayrıntılı ve mantıklı açıklamalarda bulunmasını isteyeceksiniz. Sorununuzun nasıl ortaya çıkarmayı düşündüğünü, bunun için ne gibi tetkikler yapacağını, bu incelemelerin yaklaşık ne kadar süre alacağını ve maliyetini öğrenmek hakkınız. Hekiminiz ilk görüşmede size en az yarım-bir saat arası zaman ayırmak zorunda. Erkeğin tetkikini ihmal etmemesi gerekiyor.
Erkekde çok ciddi sorun yoksa kadında ilk yapılacak iş yumurtlama takibi.
Düzenli yumurtlama saptanan bir kadında ikinci yapılacak inceleme kanalların açık olup olmadığının saptanması olmalıdır.
Erkek normal, kanallar açık, kadın düzenli yumurtluyor ise iş biraz çatallaşmaya başlıyor demektir. Bu durumda erkeğin spermi ile kadının doku sıvıları arasında uyuşmazlık olup olmadığı araştırılır. Bu araştırma aslında yumurtlama izlemi sırasında tamamlanmış olması gerekir. Yumurtanın çatlama gününde yapılan bir cinsel ilişkiden sonra erkeğin menisi kadının rahim ağzından alınır ve incelenir. Eğer ileriye doğru giden tohum hücreleri varsa böyle bir uyuşmazlık sorunu yok demektir. Uyuşmazlık durumunda suni dölleme yöntemleri ile sonuç alınmaya çalışılır. Az rastlanmıyan sorunlardan bir tanesi de kadının döl yatağının hamileliğe uygun hazırlık yapamamasıdır. Yani yumurta döllenir, ama gelişmeye başlayan bebek bir türlü rahime yerleşemez. Bu olayı açığa çıkarmak için adete yakın günlerde rahim içinden parça alınıp incelenmesi gerekir.
Ayrıca son zamanlarda dopler ultrasonografi dediğimiz inceleme yöntemi ile döl yatağına giden kan akım miktarı ölçümleri önem kazanmaya başlamıştır.
Ayrıca kanda bazı hormonların ölçümü, vajinal ultrasonda döl yatağının kalınlığının ölçümü bu konuda fikir verir. Böyle bir tanı konduğu takdirde değişik tedavi yöntemleri vardır. En çok yapılan tedavi şekli progesteron fitillerinin kullanılmasıdır. Ancak bu fitiller nedense ülkemizde bulunmamaktadır. Özetle sorun bulunamadıkça işler kolaylaşacağına zorlaşmakta, hem hekim hem hasta bıkma noktasına gelmektedir. Ama yine de daha yapılacak, araştırılacak çok konu vardır. Ama zaman, sabır, para ve işe ciddi eğilen hekim gerekmektedir. Bu sorunu olan ailelerimize şimdilik sabır ve biraz da şans dilerim.