Cinsel sorunlu çiftler ne yapmalı Rehberi
Geçen hafta çeşitli cinsel sorunların, cinsel işlev bozukluğu tanısıyla cinsel tedavi gerektiren durumlardan çok daha fazla yaşandığını söylemiştim. Özellikle ilişkinin başlangıcında, evliliğin ilk günlerinde, eşlerin birbirlerini yeterince tanımadığı dönemlerde birçok cinsel güçlük yaşanır. Unutmayın ki,cinsel dürtülerimiz doğuştan var olmakla beraber, cinsel etkinlikler öğrenilen davranışlardır. Oysa kadın da erkek de cinsel konuda doğru bilgi almamıştır. Kadınların çoğu kendi bedeninin cinselliğini ve tepkilerini bile tanımaz.
Genellikle erkek cinselliği konusunda doğru veya deneyime dayalı bilgisi yoktur, duyduğu şeylerin çoğu da yanlış ya da abartılıdır.
Çoğu kadın erkek bedenini, cinsel organını evleninceye kadar hiç görmemiştir. Bu bilinmezlikten kaynaklanan kaygıları, korkuları, kaçınmaları vardır. Cinsel deneyimin adım adım öğrenerek, haz alarak ilerlemesi gerekirken, doğrudan cinsel birleşme ile başlaması uygun değildir. Birçok kadının cinselliği zevkli bir olay olarak algılamamasına ve bazen yaşamı boyunca cinselliğe uzak kalmasına yol açar.


Erkekler kendi bedenlerini, cinsel organlarını tanırlar ve cinsel yanıtlarını bilirler.
Ancak çoğunun kadınlarla cinsel deneyimleri çok azdır, çoğunlukla paralı ya da kaçamak cinsel ilişkilerle sınırlıdır. Bu deneyimler çoğu erkeğin cinsel etkinlik davranışlarında beceri kazanmasını sağlamaz. Hatta paralı veya kaçamak cinsel ilişkiler, kısa sürede tamamlanmaları gerektiği için, erken boşalmanın öğrenilmesine neden olabilir. Ayrıca yaygın yanlış inanışların etkisiyle, erkeklerin kendi cinsel becerilerine ilişkin kaygıları vardır. Bütün bu nedenlerle, yeni bir birliktelik kadın için de erkek için de kaygılarla başlar. Oysa cinsel ilişki, iki insanın katılımıyla, birlikte üretilen bir haz sürecidir. Cinsel organlar arasında gerçekleşen mekanik bir olay değildir. Hiç kimsenin öteki için katlandığı bir görev, bir angarya değildir. İki insan arasında bir savaş, bir şiddet eylemi ya da bir şeylerin kanıtlanması gereken bir alan da değildir. Cinsel ilişkiden alınabilecek hazzı arttırmak da yok etmek de eşlerin elindedir.
Doyumlu bir cinsel ilişki yaşamayı herkes ister. Bunun için eşlerin iletişimi çok önemlidir.
Keyifli cinsel davranışları öğrenmek, cinsel hazları geliştirmek, cinsel ilişki sürecini zenginleştirmek karşılıklı çaba gerektirir.
Cinsel yaşamınızda bir sorun olduğunu düşünüyorsanız, bunu beklemeden eşinizle konuşmalısınız. Yaşamın başka alanlarında olduğu gibi, cinsellikte de sorunlar nadiren kendiliğinden ortadan kalkar. Asla böyle bir sorun yokmuş gibi davranmamalı, sorunu cinsel eşinizden saklamaya çalışmamalısınız.

Saklama davranışının en yaygın olarak bilineni, kadının orgazm oluyor gibi davranmasıdır.
Bu masum görünen davranış, cinsel ilişkilerin aynı şekilde sürmesini ve cinsel sorunun yerleşmesini sağlar. Kadın, zevk almadığı cinsel etkinliklere ilgisini yitirir, cinsel ilişkiyi angarya gibi görmeye başlar. Erkek, eşinin isteksizliğinden, sevişmeye katılmamasından şikayet eder. Oysa ilk anda bu sorun konuşulursa, kadın daha fazla ve doğru şekilde uyarıldığında orgazmı yaşayabilir ya da birlikte profesyonel yardım aranabilir. Saklama davranışı, günün birinde profesyonel yardım arandığında da çözümü zorlaştırmaktadır.


Cinsel yaşamda herhangi bir aksaklık olduğunda, yapılabilecek en önemli hatalardan biri de, durumu aile bireyleriyle konuşmaktır.
Aile bireylerinin cinsellik konusunda daha bilgili olup, yararlı önerilerde bulunmasına çok seyrek rastlanır. Ama eşlerden birini suçlayıp, ek bir baskı oluşturmaları çok sık yaşanır. Ayrıca cinsel yaşamınız hazları ve sorunlarıyla, yalnızca sizi ve cinsel eşinizi ilgilendirir. Eşiniz bu konunun üçüncü bir kişiyle paylaşılmasından ek bir rahatsızlık duyabilir.

Cinsel sorunu olan çift, öncelikle bu konuyu açıkça ve içtenlikle konuşmalıdır.
Ancak unutmayın ki, cinsellik hassas bir konudur. Eşlerin davranış ve konuşmalarında samimi olurken, kırıcı olmamaya da dikkat etmeleri gerekir. Bazen geçici bir sorun, eşin olumsuz tutumu, küçümseyen, yargılayan, suçlayan sözleri nedeniyle kalıcı hale gelebilir. Konuşmanın amacı, durumu yargılayıp suçluyu saptamak değil, karşılıklı durumu anlamaya ve açıklamaya çalışarak, birlikte bir çözüm yolu bulmak olmalıdır. Sorunu konuşamıyorsanız ya da çözümleyemiyorsanız, profesyonel yardım almayı düşünebilirsiniz. Çözümsüz görünen birçok cinsel sorun, kısa süreli cinsel danışmanlıkla düzelebilir.
Dr. Nesrin Yetkin