DİABETES MELLİTUS ve GEBELİK |
DM ve gebelik birlikteliği oldukça sıktır.
Her 200 gebelikten birinde pregestasyonel DM (gebelik öncesi diabet) olduğu,
Ek olarak her 200 gebe kadından 5’inde gestasyonel DM (gebelik seyri sırasında diabet) geliştiği tahmin edilmektedir. İnsülinden önce diabetiklerin gebe kalması çok nadir bir olaydı ve sonucu genellikle üzücü idi.
Williams (1909): Maternal mortalite % 30, Fetus kayıp hızı % 65.
Günümüzde perinatal mortalite % 3-5 (genel popülasyondan % 1-2 daha fazla), majör konjenital anomali insidansı % 6-12 (genel popülasyonun 3-4 katı).
(Williams JW: Am J Med Sci 137, 1909 Miller E: N Engl J Med 304, 1981 )
FİZYOLOJİ
Gebede fizyolojik süreç ikiye ayrılır.Gebeliğin ilk yarısı anabolik fazdır. Bu faz artmış beta hücre aktivitesi ve insülin salınımına yol açan artmış östrojen ve progesteron üretimiyle ilgilidir. İnsülin üretimindeki artma, sonuçta glikojen ve yağın depolanmasına yol açar. Plasentadan glukozun serbest difüzyonundan dolayı fetusa doğru olan bir akım vardır ve bu, gebelikte gözlenen maternal düşük AKŞ düzeylerini açıklar. Aminoasitler de kolayca plasentadan transport edilebilirler. Özellikle glikoneogenezde çok önemli olan alanin’in artmış transportu maternal hipoglisemiye katkıda bulunur.
Gebeliğin ikinci yarısı ise, katabolik fazdır. Bu dönemde human plasental laktojen (HPL) giderek artan miktarlarda salınır. Bu hormon insülin etkimesini engelliyerek, insülin direncinde artışa neden olur. Gebelikte insülin reseptör sayısında azalma olmaz, direnç muhtemelen postreseptör bir bozukluğa bağlıdır.
FİZYOPATOLOJİ
Diabetik olmayan kişide insülin üretimindeki artma ile direnç kolaylıkla kırılabilirken, sınırlı veya hiç insülin rezervi bulunmayan diabetik hastada hiperglisemiye yol açar. Normal koşullar altında yeterli insülin sağlayabilen, fakatgebeliğin artan insülin direncini karşılayamayan kadında, gestasyonel diabet oluşur. Artan HPL düzeyine ek olarak kanda trigliserid, serbest yağ asitleri, serbest kortizol miktarı da artar ve insülin direnci ve hiperglisemiye katkıda bulunur. Lipoliz ve hiperglisemiye artan eğilim ile birlikte, keton üretiminde de artma gözlenir.
GEBELİKTE DİYABETOJENİK FAKTÖRLER
Diyabetojenik Plasenta Hormonları
- Human Plasental Laktojen
- Östrojen
- Progesteron
Diğer Faktörler
- Prolaktin
- Kortizol
İnsülin Yıkımı
- Plasenta Enzimleri
WHİTE SINIFLAMASI
- Klas A: Anormal GTT. Asemptomatik. Yalnız diyet normoglisemiyi sağlayabilir
- B: Erişkinlerde başlayan ( > 20 yaş)ve kısa süreli (< 10 yıl)
- C: Erken başlayan ( < 19 yaş) ve uzun süreli (10-19 yıl)
- D: 10 yaş altında başlayan veya çok uzun süreli ( > 20 yıl) veya minimal vasküler hastalık belirtisi (background retinopati)
- F: Renal hastalık
- R: Proliferatif retinopati
- RF: Renal hastalık ve retinopati
- H: Aterosklerotik kalp hastalığı
- T: Renal transplantasyondan sonraki gebelik
(Joslin’s Diabetes Mellitus: 1994)
White | Toplam | Preeklampsi | |
Sayı | % | ||
A1 | 114 | 11 | 9.6 |
A2 | 103 | 6 | 5.8 |
B | 46 | 5 | 10.9 |
C | 61 | 8 | 13.1 |
D, F, R, | 10 | 3 | 30 |
TOPLAM | 334 | 33 | 9.9 |
DİABETİK HASTADA GEBELİK KOMPLİKASYONLARI
- Spontan abortus
- İntrauterin fetal ölüm
- Gebeliğin hipertansif bozuklukları
- Maternal piyelonefrit
- Hidramnios
- Preterm eylem
- Konjenital anomali
- Nöral
- Kaudal regresyon
- Spina bifida
- Anensefali
- Kardiyak
- Renal
- Nöral
- Fetal makrozomi
- Hipoglisemi
- Hipokalsemi
- Doğum Travması
- Akut Solunum Zorluğu
Pregestasyonel DM’ta embriyo konsepsiyon anından itibaren annedeki metabolik ortamdan etkilenmekte, gebeliğin ikinci yarısından sonra gelişen gebelik diabetinde ise annenin metabolik ortamının embriyonel gelişmeye etkisi olmamakta ve bu nedenle konjenital anomaliler GDM’da daha az görülmektedir. Ancak her iki diabet tipi de gebeliğin ikinci yarısından doğuma kadar olan sürede fetüsün büyüme ve gelişmesini olumsuz olarak etkileyebilmektedir.
Diabetle seyreden gebeliklerdeki fetal sorunların diabetik annedeki hiperglisemi ve ilişkili metabolitlere bağlı olması nedeniyle annede konsepsiyon öncesinden başlayarak tüm gebelik boyunca KŞ ayarının çok iyi yapılması gerekmektedir. Tüm diabetik gebelerde her zaman optimal KŞ kontroluna ulaşılamadığı bir gerçektir. Ancak metabolik kontrolde elde edilecek her olumlu gelişme, komplikasyon açısından önemli olan glisemik eşik değerleri düşürerek fetüs açısından yine de yararlı olacaktır.
Roversi tüm gebelik boyunca insülin dozlarını KŞ düzeyini hipoglisemi semptomları sınırında tutacak şekilde ayarlamış ve perinatal mortalite hızını % 3.6 olarak bildirmiştir. (Roversi GD: Am J Obstet Gynecol 135, 1979 )
Karlson ve Kjelmer’in bir çalışmasında ise, aşağıdaki sonuçlar alınmıştır.
3. Trimestr Kan Şekeri (mg/dl) | Perinatal mortalite |
> 150 | % 24 |
100 – 150 | %14 |
< 100 | % 3.6 |
Hipogliseminin potansiyel etkileri gözönünde bulundurulursa, hastanın öglisemik olması için sıkı bir glisemik kontrol sağlanmalı ve düzeyin 60-120 mg/dl arasında tutulmasına özen gösterilmelidir.
METABOLİK KONTROLÜN KLİNİK UYGULAMASI
- Optimal kontrol için KŞ günde dört kez ölçülmelidir:
- açlık
- öğle yemeği öncesi
- akşam yemeği öncesi ve
- yatma zamanı
- IDDM gebeler haftada bir kez üç ek ölçüm daha yapmalıdır; bu, her üç ana öğünden ikişer saat sonra olmalıdır.
- Semptom olmamasına rağmen saat 03 ölçümleri noktürnal hipoglisemiyi ekarte etmekte kullanılır.
- Bir çok çalışma; KAN ŞEKERİNİN BİREY TARAFINDAN AYARLANMASI ‘nın hastanın diabet bilgisini ve kontrol becerisini artırdığı, hastanede kalış süresini kısalttığı ve glisemik kontrolu iyileştirdiğini göstermiştir.
GLİKOLİZE HEMOGLOBİN
- HbA1c dört altı hafta arasındaki retrospektif glisemik kontrolü gösterir.
- Hemoglobinopatilerde sınırlı kullanıma sahiptir.
- Orak hücreli anemideki hemoglobinin yapısal değişikliği sonucu, elektroforetik HbA1c’nin değer olarak az görünmesine yol açar.
- Ayrıca talasemide Hb F’in HbA1c ile aynı hızda bulunması, HbA1c’nin konsantrasyonunun fazla görünmesine yol açar.
- HbA1c düzeyi gestasyonel diabet için tarama testi olarak ve yenidoğanın doğum ağırlığını tahmin etmek için kullanılamaz. Fakat bunun yanında avantajları;
- KŞ’ndeki ani değişikliklerden etkilenmez.
- Kan düzeyi, 4-8 haftalık glisemik kontrolun iyi veya kötü olduğunu gösterir.
- HbA1c’nin erken gebelik haftalarında yüksek olması, konjenital anomali riskinin yüksek olduğunu gösterir.
- II. ve III. trimesterde yüksek HbA1c düzeyleri perinatal ölüm, neonatal hipoglisemi ve makrozomi insidansının artması ile doğru orantılıdır.
EGZERSİZ
Egzersize olan metabolik yanıtlar bireyin egzersizin başındaki metabolik durumu ile değişeceği için egzersiz uygulanacak kişilerde KŞ‘i çok sıkı takip edilmelidir. Egzersiz, insülin düzeyini düşürdüğü için, önceden ketoasidoz varsa, onu daha da kötüleştirir. Bundan dolayı egzersizden önce insülini azaltmak önerilmez. Diğer yandan insülin fazlalığı durumunda yapılan egzersiz hipoglisemiye yol açabilir. Bu problem özellikle gebeliğin ilk yarısında, maternal dolaşımdan fetal dolaşıma glukoz çekilmesi ile daha da belirgin olabilir.
- Egzersize bağlı hipoglisemi şu şekilde giderilebilir:
- İnsülin aktif olarak egzersiz yapan vücut bölgelerine enjekte edilmez.
- Karşı düzenleyici hormon salınımını engelleyecek ilaç (B-bloker gibi) alınmaz.
- Özellikle gebeliğin ilk yarısında ve insülinin maksimum etki zamanında, uzayan ve zorlu egzersiz yapılmaz.
- Hipoglisemiye karşı düzenleyici yanıt yokluğunda egzersizden kaçınılır.
- Egzersiz öncesinde yüksek protein içeren (süt gibi) ara öğün alınır.
Yürüme ve bisiklete binme gibi, hafif veya orta derecedeki egzersiz, IDDM hastalarında müsküler glukoz uptake’ini artırarak postprandial glukoz artışını önler. Egzersiz vaskülopatili hastalarda kontrendikedir. Çünkü egzersiz sırasında zaten bozulmuş olan kan akımı daha da bozulacaktır.
PREGESTASYONEL DİABET
- Diyabetik gebenin tedavisini
- iç hastalıkları uzmanı
- endokrinolog
- diyabetolog
- jinekolog
- oftalmolog
- pediatri uzmanı
- neonatolog
- diyet uzmanı
- diyabet eğitim hemşiresinden oluşan bir ekip üstlenmelidir.
AKŞ | 60 – 100 mg/dl |
Postprandial 1. saat KŞ | 100 – 140 mg/dl |
Postprandial 2. saat KŞ | 100 – 120 mg/dl |
Gece | 80 – 100 mg/dl |
Doğum eylemi sırasında | 60 – 100 mg/dl |
HbA1c | Normalden % 1- 2 fazla |
İNSÜLİN TEDAVİSİ
Jovanoviç, gebelikte insülin gereksiniminin; n 0.7 Ü/kg/gün’den ortalama 0.3 Ü artış ile 1.0 Ü/kg/gün’e çıktığını saptamıştır.
Obez hastalardaki artış miktarı 0.5-0.7 Ü/kg/gün’dür. (Jovanovic L: Diabetes Care 5, 1982)
Klasik İnsülin Tedavisi
- Sabah kahvaltıdan önce total dozun 2/3’ü yapılır (NPH ve regüler oranı 2:1)
- Akşam yemekten önce total dozun 1/3’ü yapılır (NPH ve regüler oranı 1:1)
- Daha sonraki doz ayarlamaları, her bir komponente karşı gelen glukoz değerlerine göre yapılır. Tedavide önce NPH, daha sonrasında regüler insülin dozu ayarlanır. Her seferinde total dozun % 20’si geçilmez. Yanıt 48 saat içinde çıkmalıdır.
Üçlü İnsülin Tedavisi
- Sabah kahvaltıdan önce total dozun 2/3’ü yapılır (NPH ve regüler oranı 2:1)
- Akşam yemekten önce total dozun 1/6’sı yapılır (Regüler).
- Gece yatmadan önce total dozun 1/6’sı yapılır (NPH).
Çoklu Günlük İnsülin Tedavisi
- İnsüline yeni başlayanlarda 0.6-0.7 Ü/kg ile başlanır.
- Her öğünden önce regüler insülin yapılır.
- Kahvaltıdan önce total dozun % 30’u yapılır.
- Öğle yemeğinden önce total dozun % 22.5’u yapılır.
- Akşam yemeğinden önce total dozun % 22.5’u yapılır. Ayrıca;
- Gece yatmadan önce total dozun % 25’i kadar NPH insülin yapılır.
- Bu tedavi şekli ile çok daha iyi bir glukoz kontrolü sağlanır.
Devamlı Sc İnsülin Enjeksiyonu
- Sc kateter vasıtası ile mikroboluslar halinde insülin infüze edilir. Boluslar arası çok kısa olduğu için, buna devamlı infüzyon denir. İnfüzyon yeri her 48 saatte bir değiştirilir. Her öğünden önce bir ek doz yapılır. Oldukça pratiktir, glisemik kontrolü çok iyi sağlar ve postprandial hiperglisemiyi engeller.
- Dezavantajları:
- Kullanacak kişinin kültürlü ve iyi eğitimli olması gerekir.
- Devamlı hekim gözetiminde olmalıdır. Ciddi hipoglisemi, cilt infeksiyonu, abse, pompa yetmezliği, kateter tıkanması yapabilir.
Gün boyunca hedeflenen KŞ değerlerine ulaşmak için yoğun insülin tedavisi (multipl enjeksiyon veya insülin pompası) tercih edilen bir seçenektir. Uygulanan diabetik diyet anne ve fetüsün beslenmesi için yeterli olmalıdır. Üç ana, üç ara öğüne bölünmüş olarak gıda alınması KŞ kontrolü üzerinde olumlu etki sağlar.
Kalori | 30 – 35 kcal/kg/gün ( ideal vücut ağ. için) veya 300 kcal/gün + gebelik öncesi gereksinim |
Karbonhidrat | Min. 200 g/gün (total kalorinin % 50-55’i) veya 50 g/gün + gebelik öncesi gereksinim |
Protein | 1 – 2 g/kg/gün (total kalorinin % 18-20’si) veya 30 g/gün + gebelik öncesi gereksinim |
Yağ | 40 – 60 g/gün (total kalorinin % 30’u) |
Demir | 18 mg/gün |
Folik asit | 800 mg/gün |
Kalsiyum | 1200 mg/gün |
TAKİP (Göz)
- Eğer retinal lezyon işareti varsa veya son oftalmolojik incelemeden sonra 6 ay geçmişse, tekrar bir değerlendirme yapılmalıdır.
- Oftalmolojik değerlendirme, en azından gözdibi ve biyomikroskop incelemesi ve tonometriyi içermelidir.
- Proliferatif retinopati tedavi edilmeli ve konsepsiyon öncesinde durdurulmalıdır, çünkü gebelikte progressif olarak daha kötüleşir.
- Oftalmolojik değerlendirme her trimesterde en az iki kez yapılmalı ve gerektiğinde FFA çekilerek laser tedavisi uygulanmalıdır.
- Eğer diabetik tablo kontrol altında ise background diabetik retinopati gebelik boyunca nadiren ilerler.
Takip (Renal)
- Diabet damarları etkilediği için renal fonksiyon değerlendirmesi çok önemlidir. Bu, gebelikten önce yapılmalı ve gebelikte tekrarlanan değerlere referans olmalıdır.
- 24 saatlik idrarda kreatinin klirens hızı,
- total üriner protein miktarı hesaplanmalıdır.
- Eğer ilerlemiş nefropati (ve/veya retinopati) varsa, hastaya gebe kalmaması önerilebilir.
- Anılan değerler her trimesterde bakılmalı ve renal fonksiyonlar bozulduğunda ve hipertansiyon geliştiğinde daha sık bakılmalıdır.
Takip (Nöropati)
- Nöral fonksiyonlar ayrıca gebelik öncesinde değerlendirilmelidir.
- Diabetik gastroparezi, glisemik iniş çıkışların kontrolünü zorlaştırır.
- Periferik nöropatinin gebelikte önemi yoktur, fakat derin tendon reflekslerinin yokluğu preeklampsi gelişen hastada hiperrefleksinin gösterilmesini zorlaştırır.
Takip
- İlk ziyarette rutin laboratuvar değerlendirmesi (Hb, TİT, idrar kültürü) yapılmalıdır.
- Asemptomatik bakteriüri bile tedavi edilmelidir. Çünkü bu piyelonefrite ve sonradan ketoasidoz ve intrauterin fetal ölüme yol açabilir.
- Bundan dolayı her trimesterde rutin idrar kültürü yapılmalıdır.
- Ketoasidoz ve ketozis engellenmelidir.
- Tek başına ketozisin 5 yaşına kadar takip edilmiş ve intrauterin yüksek ketozise maruz kalmış çocuklarda, öğrenme ve davranma zorluklarına yol açtığı görülmüştür.
- Bu komplikasyonun engellenmesi için insülinin gerekli zamanlarda ve gerekli miktarda alınması sağlanmalı ve enfeksiyöz nedenler giderilmelidir.
- Antenatal muayene 34. gebelik haftasına kadar iki haftada bir, daha sonra her hafta yapılmalıdır.
- USG gebelik boyunca en az üç kez yapılmalıdır.
- Fetüs, 34. haftadan sonra her hafta non-stres ve gerekirse stres testi ile, doğum eylemi sırasında ise sürekli kardiyotokografi ile izlenmelidir.
DOĞUM
- Normal koşullarda diabetik gebede doğum, zamanında ve vajinal yolla olmalıdır. Diabet sezeryan için mutlak bir endikasyon değildir.
- Doğum eylemi sırasında metabolik kontrol iv GİK infüzyonu ve sık KŞ ölçümü ile sağlanır. Doğum eylemi sırasında annenin insülin gereksinimi hızla azalır, hipoglisemilere dikkat edilmelidir.
Gik İnfüzyonu
- Başlangıç olarak (GİK solüsyonu): 500 cc % 10 Dextroz + 20 Ü kristalize insülin + 20 mEq KCl çözeltisi 100 ml/h hızla verilir.
- B-adrenerjik agonistler, ritodrin veya glukokortikoid kullanımı insülin ihtiyacını artırır.
- Plasentanın doğumu ile birlikte GİK solüsyonu durdurulmalıdır.
Doğumdan hemen sonra bebeğin yenidoğan yoğun bakım ünitesinde izlenmelidir.
DAÇ’nda hipoglisemi tanı ve tedavisi önemlidir.
Doğumu takiben 30 dk içinde çocukta KŞ ölçülmeli, hipoglisemi varsa 72 saate kadar izlenmelidir.
Postpartum İnsülin Dozunun Ayarlanması
- Postpartum dönemde plasentanın uzaklaşması ile insülin karşıtı bir çok hormonun anne dolaşımından çekilmesi sonucu, insülin gereksinimi aniden azalır. Bu nedenle bu devrede hipoglisemiyi önlemek önemlidir, bundan dolayı kısa etkili insülin kullanılmalıdır.
- Doz hastanın gebelik öncesi kullandığı total insülin dozunun 1/2’si olarak devam ettiirilir. Uygun aralıklarla KŞ profili çıkartılarak insülin miktarı ayarlanır. Hastanın insülin dozu ancak postpartum 1.- 2. haftalarda düzene girer.
DİABETİK KADINDA GEBELİK KONTRENDİKASYONLARI
- Mutlak Kontrendikasyonlar
- Ağır nefropati
- Ağır iskemik kalp hastalığı
- Tedaviye yanıt vermeyen proliferatif retinopati
- Relatif Kontrendikasyonlar
- 35 yaş üzerinde ve 20 yaşın altında olan Tip I diabetli hastalar
- Metabolik kontrolün bozuk olması (HbA1c > % 10)
- Gebeliğin başlangıcında ağır diyabetik ketoasidoz gelişmesi
KONTRASEPSİYON
- Kontrasepsiyon yöntemi etkin ve emin olmalıdır.
- Gençlerde vasküler komplikasyonu, dislipidemisi ve hipertansiyonu olmayan olgularda oral kontraseptifler (düşük doz östrojen/progesteron veya düşük doz progesteron) kullanılabilir.
- Vasküler hastalık, özellikle hipertansiyonu ve dislipidemisi olan olgular diğer yöntemleri (intrauterin araç, bariyer yöntemleri) uygulamalıdır. Sık vajinal infeksiyon varlığında intrauterin araç kontrendikedir.
- Yeterli sayıda çocuğu olan olgularda cerrahi sterilizasyon uygulanabilir.
- Gebelik planlandığında en az iki ay süre ile optimal metabolik kontrol sağlandıktan sonra kontrasepsiyon bırakılmalıdır.
- Diabetik kadının erken dönemde (diabetik komplikasyonlar gelişmeden) çocuk sahibi olması ve az sayıda çocukla yetinmesi arzu edilir.
Hastalara adet gecikmesi gibi gebelik işaretleri belirmeye başlayınca hemen başvurmaları önerilir. Gebeliğin gerçek süresinin tayin edilmesi, sonradan erken veya postmatür doğumu engelleyeceği gibi, intrauterin büyüme geriliğini de tespitte kolaylık sağlayacaktır.
GEBELİK DİABETİ (GDM)
- Gebelik seyri sırasında oluşan veya ilk kez gebelikte saptanan değişik derecedeki karbonhidrat intoleransıdır.
- Sıklıkla doğumdan hemen sonra kaybolur. Bu olgular daha sonraki yıllarda diabet gelişimi yönünden yüksek risk grubundadır.
- GDM semptomları genellikle hafiftir veya yoktur, anne açısından hayati önem taşımaz.
- Var olan hiperglisemi fetal morbidite artışına yol açar.
- Bu nedenle GDM tedavisinin amacı, saptandığı andan doğuma kadar KŞ’nin normal düzeylerde tutulmasıdır.
- GDM olgularının saptanması, obstetrik kontrolün önemli bir parçasıdır.
TANI
- Bütün gebe kadınların glikoz intoleransı yönünden taranması gereklidir.
- Çünkü tarama için klasik endikasyonların aranması olguların saptanmasında yetersiz kalmaktadır.
- Eğer gebelik sorunsuz geçiyorsa ve gestasyonel diabet riski çok yüksek değilse ADA’nın önerdiği şekilde 24. ve 28. gebelik haftaları arasında glukoz testi uygulanabilir. (American Diabetes Association: Diabetes Care 19: 1996 )
Glukoz Testi
- Günün herhangi bir saatinde 50 g glukoz ile yükleme yapılır.
- 1 saat sonra venöz kan örneği alınır.
- > 140 mg/dl olan KŞ değeri (+) kabul edilir ve kuvvetle gestasyonel diabeti gösterir.
- Bir sonraki adım OGTT olacaktır. (American Diabetes Association: Diabetes Care 19: 1996 )
3 Saatlik OGTT
- Test , gece boyunca süren bir açlık dönemi sonrası sabah yapılır.
- AKŞ düzeyi için kan örneği alındıktan sonra 100 g oral glukoz verilir.
- Aşağıdaki KŞ değerlerinden iki veya daha fazlasının saptanması pozitif olarak kabul edilir.
Açlık | 105 mg/dl |
1. saat | 195 mg/dl |
2. saat | 165 mg/dl |
3. saat | 145 mg/dl |
Ancak hastada diabet belirti ve bulguları varsa, gebeliğin hangi döneminde olursa olsun test hemen uygulanmalıdır.
- Bu belirti ve bulgular
- poliüri,
- polidipsi,
- noktüri,
- tekrarlayan vajinal infeksiyonlar,
- kilo alamamadır. (Jovanovic L: Diabetes and Pregnancy, 1986 )
Gestasyonel diabet açısından yüksek risk altındaki gebeler özel ilgi ve erken müdahale gerektirir.
- Doktorlar:
- obez ve fazla tartılı kadınlara,
- ailesinde diabet öyküsü bulunanlara,
- özel bir neden olmaksızın düşük veya ölü doğum öyküsü olanlara,
- 4.5 kg veya üzerinde kiloda bebek doğuranlara,
- bir önceki gebelikte gestasyonel diabeti olanlara,
- hipertansiyon veya hiperlipidemisi olanlara,
- anomalili bebek doğuranlara,
- 30 yaş ve üzerinde olanlara özellikle dikkat etmelidir.
- Bu hastalara ilk muayenede glukoz testi mutlaka yapılmalıdır. (Skyler JS: Diabetes Mellitus, 1981 )
HbA1c ve früktozamin ölçümlerinin GDM için duyarlı tanı yöntemi olmadıkları gösterilmiştir.(Comtois R: Am J Obstet Gynecol 160, 1989)
DİYET
GDM tanısı alan tüm olgulara diyet önerilir.
- Diyet tedavisi ile;
- Normogliseminin sağlanması,
- Annede uygun ağırlık artışı (gebelik boyunca 9-12 kg),
- Fetüsün yeterli gelişimi,
- Açlık ketonürisinin önlenmesi amaçlanır.
Anne zayıfsa (< % 80n ideal ağırlık) | 40 kcal/mevcut kg/gün |
Anne obez ise (% 120-150 ideal ağırlık) | 24 kcal/mevcut kg/gün |
Anne morbid obez ise (> % 150 ideal ağırlık) | 12-20 kcal/mevcut kg/gün |
Açlık (105 mg/dl) ve postprandial 2. saat (120 mg/dl) hiperglisemisi olan GDM’li olgularda intrauterin ölüm ve neonatal mortalite yüksektir. Tedavi ile açlık ve postprandial KŞ değerleri normal seyreden GDM olgularında perinatal mortalite normal gebe popülasyonundan farklı değildir.
TEDAVİ
- Plasentadan geçmeleri ve olası yan etkileri nedeniyle tatlandırıcıların gebelikte kullanımı önerilmemektedir.
- Diyetle AKŞ 105 mg/dl ve/veya postprandial 2. saat KŞ 120 mg/dl değerleri sağlanamıyorsa, insülin tedavisi başlanır.
- Etkin tedavi için evde, kendi kendine glukometre ile KŞ izlemi gereklidir.
- Tedavide yalnızca insan insülini kullanılmalıdır.
- Gebelik sırasında OAD ilaçlar kesinlikle kullanılmaz.
Tüm GDM ve pregestasyonel diyabetli olgularda laktasyon özendirilmelidir.
Doğumdan sonra olguların çoğunun KŞ normale döner. GDM’lı olguların yaklaşık % 25-30’unda 20 yıl içinde diabet geliştiği gözönünde bulundurularak, olgular izlenmelidir.
GDM olgularında sonraki gebeliklerde GDM’nın tekrarlama riski yüksektir.
GENETİK DANIŞMANLIK
- Tip I diabetli annenin çocuğunda Tip I diabet riski % 1-2 dolaylarındadır. Baba Tip I diabetliise risk % 6, her iki ebeveyn Tip I diabetli olduğunda çocuktaki risk % 30′dur.
- Anne ve babadan birisi Tip II diabetik ise, çocuktaki Tip II diabet riski % 15-20, her ikisi Tip II diabetliolduğunda risk % 65-75‘dir.
- Genetik danışmanın görevi gebeliğin, metabolik kontrolun sağlandığı bir dönemde planlanmasını önermektir.
Derleyen: Uz. Dr. Koray TUNCER ©